Elif Varol Ergen
Çizer, akademisyen
05.2020
1977 Ankara doğumluyum, Lise eğitimini Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Resim Bölümünde bitirdim. Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora eğitimini ise Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümünde tamamladım. Doktora uygulama çalışmaları ve research için 4 ay Hogeschool Gent Güzel Sanatlar Akademisinde daha sonra da Berlin Güzel Sanatlar Akademisinde çalıştım. 20 yıldan fazladır illüstrasyon ve sanatla uğraşıyorum.
Çizgi roman/illüstrasyon ilginiz ne şekilde başladı? Sizin için ne ifade ediyor ve bu mecrayı neden seçtiniz? Etkilendiğiniz, size hocalık yapan isimler oldu mu?
Lisede resim eğitimi almış olduğum için her zaman grafik tasarım, baskı sanatları ve illüstrasyona eğilimim vardı. Üniversite eğitimi sırasında Prof. Ismail Kaya, Prof. Erdal Aygenç ve Prof. Hasip Pektaş hocalarımın bu konuya olan ilgimi desteklemesi ve önerilerinin benim icin önemini belirtmek isterim. Belçika’da kaldığım süre içinde de illüstrasyona olan bakışım ve tekniğimde önemli değişiklikler oldu.
Ne tip hikayeler anlatmayı seviyorsunuz, çalışmalarınızda temel bir tema ya da dert var mı?
Sanat kariyerimin başından beri çocukluk çağı psikolojisi, şiddet, istismar ve travmalar gibi ağır psiko-dinamikler üzerinde duruyorum. 2013’ten sonra daha çok ‘kutsal anne’ kavramı, feminizm, mistisizm, inançlar ve büyü kültüründeki kadın figürleri üzerinde çalışmaya ve araştırmaya başladım. Uzun süredir Avrupa ve Mezopotamya antik kültürlerinde ve mitlerinde, tanrıça, kadın karakterler ve demon tasvirlerini ilham kaynağı olarak kullanıyorum. Eserlerimde ‘Cadı’ ya da modern adıyla ‘Wicca’ metaforları genel olarak toplumun ortak düşünce ve inancına karşı davranışları olan isyankar kadınların bir yorumu olarak izlenebilir.
Kullandığınız özel bir teknik ya da stil var mı? Varsa nasıl oluştu, gelişti? Sizi en iyi ifade eden filminiz, çalışmanız?
Genellikle dijital teknikler, ekolin, mürekkep ve geleneksel baskı teknikleri kullanıyorum. Dijital çizim tekniklerini 2003 ten beri kullanıyorum, Belçika’dan sonra geleneksel boyama tekniklerini de işlerimde kullanmaya başladım. Serigrafi ise son yıllarda çok severek kullandığım bir baskı yöntemi. Beni en iyi ifade eden çalışmam 2017’da yaptığım ‘Arachne’ diyebilirim.
Çalışmalarınızda size en önemli unsur nedir? Hikaye, karakter, tasarımı, görsel dünya, mesaj…?
Hikayeyi oldukça önemsiyorum, genellikle kullandığım ya da esinlendiğim öyküleri çok anlatmasam da izleyiciler kendi geçmişleriyle ya da kültürel birikimleriyle işleri farklı şekillerde yorumluyor ama eninde sonunda benim hedeflediğim sonuca ulaşıyorlar. Hikayeler bazen hissetmeleri ve meditasyon sonucu ulaşılan vizyonları da içeriyor.
Kimler ya da neler size ilham veriyor? Favori, en sevdiğiniz çizerler, kitaplar, karakterler?
Şu sıralar Gustave Dore, Henry Fussli, Austin Osman Spare ve William Blake gibi spiritüel ve doğa üstü konuları işleyen eski ustaları takip ediyorum. Onlara neyin ilham verdiğini ve nasıl bir anlatımla bunu aktardıklarını inceliyor ve çözmeye çalışıyorum. 2 yıldır en favori yazarlarım Lovecraft ve Jung.
Kadın olmanızın çalışmalarınızda size eksi ve artıları oldu mu? Olduysa neler?
Cinsiyetimin sanatıma bir faydası ya da zararı oldumu bunu analiz edemiyorum. Ama bir kadın olarak özel hayatın ve tercihlerin bizleri erkeklerden daha çok etkilediği kesin. En büyük örnek aile kurumu tabii ki. Bir aile kurmaya karar verdiğinizde hayat size kadın olduğunuzu hatırlatır ve çok iyi organize olmanız gerekebilir. Bu da eserlerimi bir dönem oldukça etkileyen bir konu olmuştu, özellikle annelik mevzusu. Tema ve duygu olarak bana yardımcı oldu ama zamanı verimli kullanma konusunda eksileri var tabii…
Çizgi roman, karikatür ya da illüstrasyon için gerekli gördüğünüz altyapı nedir, olmazsa olmazları neler?
Desen, takıntılar, yaratıcı gözlem, zaman zaman yurt dışında gezmek ve etkinliklere katılmak, diğer sanatçılarla etkileşim, farklı sanat deneyimleri.
Türkiye’de çizgi roman ve illüstrasyon dünyasını nasıl değerlendirirsiniz? Geçmişi, bugünü?
Çizgi roman bağlamında çok nadir sayıda olsa da yakın arkadaşlarımın dahil olduğu güzel yayınlar görebiliyorduk ama Türkiye’de hala bir sektör yok, bana göre oluşması da çok zor. İllüstrasyon konusunda ise çok umutluyum, hem yeni nesil çizerler hem de şu an profesyonel olarak çalışan ve ismi duyulmuş sanatçıların özgün stilleri çok umut verici. Özellikle burada benim de dahil olduğum Krüw sanatçı kolektifine değinmek isterim. Türkiye’de daha önce benzeri olmayan bir grup, hem artistik hem de reklam dünyasına dönük üretimleriyle bana göre Türkiye’de tasarım ve illüstrasyonun çağdaş tarihinde yer edinen özel bir oluşum.
Peki Türkiye ve dünyadaki geleceği?
Günümüzde illüstrasyon artık sadece bir grafik görselleştirme elemanı olmaktan çıktı, yeni bir sanatsal dil olarak kullanılmaya başlandı. Teknolojiyle bağlantılı olarak çok ilginç teknikler ve deneyler üretilmeye devam edecek eminim. Klasik illüstrasyonun hemen yok olmayacağını düşünüyorum ama hareketli illüstrasyonların ve bunların farklı dijital platformlardaki sunumlarının daha da gelişeceğini tahmin ediyorum.
Elifergen.com