Animasyonun Kadınları

Gül Batmanoğlu Çetin

İllüstratör

26.11.2019

 

Merhaba ben Gül.

Görsel İletişim Tasarım mezunu. Türkiye’nin ilk iç iletişim ajansı olan Fikri Mahsul’un kurucu ortağı, yazar ama ağırlıklı olarak çizer, ulusal/uluslararası pek çok sergi katılımcısı. Piyano sever. Radyokolik. Hayatın tek bir işle uğraşmak için fazla uzun olduğuna inanan, bilgiye meraklı, sanat, doğa, çocuklar ve kitaplar etrafında birşeyler üretmeye, tasarlamaya ve dönüşmeye çalışan biri… Sarp’ın eşi, Atlas’ın annesi olmaktan daha önemli ve gurur verici bir marifeti olmayan bir ben vardır bende, benden içeri. 

Daha fazlasını merak edenlere…

1985, İstanbul doğumluyum. Küçük yaştan itibaren sanat dallarına karşı merakım var. Elimden kalem kağıt eksik olmaz, herşeyin resmini çizmek isterdim. Kulağımın iyi olduğunu fark eden ailemin desteği ile okul öncesi yaşlarlarda renklerle notaları öğrenerek Ada Müzik’te org dersleri aldım. 19 Mayıs İlkokulunda okurken birinci sınıfta resim dalında düzenlenen yarışmada kendi yaşım kategorisinde okul birincisi olmuştum. Özel Evrim ortaokulunda okurken bir yandan Pera Güzel Sanatlar Piyano Bölümü’nü tamamladım. İTU Taşkışla, AKM, İtalyan Kültür, Muammer Karaca gibi önemli mekanlarda ufak yaşlarda konserler verme şansım oldu. Bu arada katıldığım resim yarışmalarından başarı ödüllerim ve sergi katılımlarım olmaya başladı.

Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi’nde okurken sinema dalına ilgim arttı. O derece ki izlediklerimi paylaşmak da istiyordum o yüzden kendi çabalarımla lisemde Sinema Kulübü kurup, sinema günleri düzenlemeye başladım. İşte o yıllar yazdığım senaryo ile 1. Uluslararası Cannes Junior Film Festivali’nde “En iyi senaryo” ödülü aldım. Barış Pirhasan, Işıl Özgentürk, İlker Canikligil, Ümit Ünal gibi çok değerli bir kadrodan bir süre eğitim aldıktan sonra henüz 17 yaşında Bilgi Üniversitesi desteği ile ilk kısa filmimi çektim. Güzel sanatlarla ilgili bir bölüm seçmek istediğim içim üniversiteye hazırlanırken bir yandan Halil Öztürk atölyesinde desen çalışmalarına başladım.

BAU Görsel İletişim Tasarımı Bölümünü burslu olarak kazandım ve dereceyle bitirdim. Üniversite yıllarında “Atölyemor: Kadınların Sinema Atölyesi’ne katılarak Hülya Uğur Tanrıöver, Biket İlhan, Nalân Sakızlı, Şehbal Şenyurt, Yeşim Ustaoğlu ile birebir çalışma imkanı bularak atölye kapsamında sıfırdan ürettiğimiz “Dona Kalan” isimli kısa filmimizin kameramanlığını üstlendim. Filmimiz festivaller kapsamında Türkiye’nin pek çok yerini dolaştı.

Değerli animasyon hocam Cemal Erez’in dersi bitirme projesi kapsamında hazırladığım “Head” isimli kısa animasyon filmimim de ulusal / uluslararası ödülleri ve gösterimleri mevcut. 

Aynı sene freelance olarak Dünya Gazetesi için 100’e yakın köşe yazarı/potikacı/ünlü dijital portre illustrasyonu gerçekleştirdim ki bu benim profesyonel olarak ilk işimdi ve halen kullanılmaktadır. 

2010 yılında Kadir Has Üniversitesi İletişim Bilimleri Yüksek Lisans programında değerli yazar Ahmet Ümit’in “Masal Masal İçinde” kitabı üzerine çalışarak “Tasarımasal: Masal Kitabına Yeni Bir Yorum” konulu tezimi tamamladım. Çocukları çok seviyorum, üniversite yıllarımda Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı gönüllüsü olarak 5 yıl boyunda haftada bir gün sanat ve tasarım eğitimleri verdim, sergiler düzenledik, tiyatro sahneledik daha neler neler.. Çok güzel hatıralarım var.

2010 yılından bu yana 25 yaşında genç girişimciler olarak sevgili eşim Sarp Çetin ile birlikte kurucusu olduğum “Fikri Mahsul”  çatısı altında Türkiye’nin iç iletişime odaklanan ilk yaratıcı ajansı olarak farklı sektörlerden ulusal ve global markalara hizmet veriyoruz. www.fikrimahsul.com sitemizden daha fazla bilgiye ulaşabilirsiniz.

Sanatsal çalışmalarıma mutlaka zaman ayırıyorum. 2004 yılında “Maskeli Balo” ve 2007 yılında “3 Renk” isimli iki kişisel sergi açtım ve yurt içinde ve dışında altmışa yakın karma sergiye katıldım, katılmaya devam ediyorum. Rekreasyon Derneği, Grafikerler Meslek Kuruluşu üyesiyim.

Ayrıca çevre sorunlarına karşı ilgiliyim. Elimden geldiğince bu alanda birşeyler yapmaya ve bilgilerimi sosyal medyadan paylaşmaya çalışıyorum. 2013 yılında Buğday Derneği’ne üye oldum ve Ekolojik Yaşama Giriş eğitimiyle yaşamımı türeticiye dönüştürmeye başladım. Sürdürülebilir yaşam ve bütüncül sağlık konularında eğitimler alarak keşfetmeye ve dönüşmeye devam ediyorum.

2018 yılında oğlum Atlas’ın doğumuyla ajans işlerine ara vererek tamamen yazmaya, çizmeye, ağırlıklı olarak çocuk kitapları tasarlamaya odaklandım. Bugüne kadar basılan çizdiğim 8 masal kitabım var ve bir o kadarı da baskı sürecinde. 

2019 yılında kitap çizimlerim ile YATADEM ve BASYAYBİR’in Türk illustratörleri uluslararası kitap fuarlarında tanıtmak amacıyla hazırladığı Turkish Illustrators Catalog 2019’da 61 illustratör arasında yer aldı.  Ardından bütün dünyada ırk, dil, din ayırt etmeksizin profesyonel çizim yapan illustrator kadınları bir araya toplayan @thewomenwhodraw topluluğuna kabul edildim. 

Ayrıca her ay Bavul Dergisi’nde Evvelki Mühim Söylenmişlikler ismini verdiği köşem için yazıp, çiziyorum. İnandığım tüm renkleri çizgilerle buluşturmaya kitaplarla, sergilerle devam ediyorum.

Yayınlarım:

2019 Bavul Edebiyat Dergisi, “Bavulumda Evvelki Mühim Söylenmişlikler” köşesi ve Evrim Kuran’ın yazılarına eşlik eden illüstrasyonlar

2019: “Zürafa Argi, Yaprakları Kim Yedi?”, Yazar: Ayşegül Dede, Çizer: Gül Çetin (Hekim İlaç Argivit ürün grubu için)

2018, Masallarla Öğreniyorum serisi: “Annem Çilek Ben Karnında Balıkmışım”, “Fasulyeden Name”, “Kelebek Prens”, “Bulutlara Üfleyen Lulu”, “Dünyanın Dibindeki Atlıkarınca Ülkesi”, Yazar: Esra Atlıhan – Gül Çetin, Çizer: Gül Çetin, Teen Yayıncılık.

2018,  “Küsmesin Yıldızlar”, Yazar: Ayşegül Dede, çizer: Gül Çetin (Enerjisa enerji tasarrufu sosyal sorumluluk projesi kapsamında 10.000 adet ilköğretim çağındaki çocuklara dağıtılmıştır.)

2017, “Türkiye Hikayelerini Anlatıyor” kitabında “İlk Sipariş” isimli hikayesi yer almaktadır.(Can Yayınları)

2016, Nar’ın Sanat Günlüğü serisinden “Benim Portrem: Ressam Mihri Müşvik Hanım”, Yazar: Nazlı Eda Noyan, Çizer: Gül Çetin, Eğlen Öğren Yayınevi

2016 , “Mucizenin Doğumu”, Yazar: Saba Deniz Uzun, Kapak tasarımı: Gül Çetin, Goa Yayınevi

2010, “Exclusive Selection Boutique Hotels 2010”, Editör: S. Mert Güzel, Kitap Tasarımı: Gül Çetin, Sarp Çetin, Seçki Yayınları

2007, Dünya Gazetesi için 100’e yakın köşe yazarı/politikacı/ünlü dijital portre çalışması gerçekleşmiştir ve halen kullanılmaktadır. 

Çizgi roman/illüstrasyon ilginiz ne şekilde başladı? Sizin için ne ifade ediyor ve bu mecrayı neden seçtiniz? Etkilendiğiniz, size hocalık yapan isimler oldu mu?

Küçük yaştan beri elimden kalem kağıt eksik olmazdı. Dedem Arif Karakaş Türkiye’nin ilk açık mutfağını tasarlayan alaylı ama çok değerli bir mobilyacıydı. Zanaatkardı. Kalemle ölçü alarak çizmeyi ilk ondan öğrenmiştim. Dedem çizmek için bana kompozisyonlar oluşturur, her çizdiğime çok değer verir, uzun uzun değerlendirir, sanatçı ruhlu olduğumu söyler, beni motive ederdi. 

Müzik de hep hayatımda olmasına rağmen çocukluktan beri kendimi, duygularımı hep çizerek, boyayarak, kesip yapıştırarak ifade ediyorum. İnternet dışında sahaflardan, kitapçılardan, bol bol sergi gezerek besleniyorum.

Aile dostumuz Ressam Fergün Erkmen benim için çok kıymetlidir, bana Bahçeşehir Üniversite’sinin yetenek sınavını haberini veren sonrasında beni üyesi olduğu Rekreasyon Derneği’ne referans vererek genç yaşta sergilere katılmama vesile olan, tanıdığıma çok mutlu olduğum harika bir İstanbul hanımefendisi. Üniversitede Çetin Sarıkartal hocam ilk sergimi açmama teşvik ettiği için benim özeldir. Cemal Erez hocamdan animasyon dersi almak, onunla geçirdiğimiz zamanlar yine benim için çok değerli. Üniversite stajım sırasında Başar Muluk’tan minik animasyon ödevleri alıp, üzerinde çalışıp konuşup bana zaman ayırdığı için çok mutluyum. Ayrıca sevgili Eda Noyan hocam yüksek lisansım sırasında dışardan bana danışmanlık vererek çok destek olmuştur. Ayrıca ilk çocuk kitabımı çizme zevkini de kendisi bana tattırmış oldu. Kendisinin kurduğu bu sitenin tasarım sponsoru olduğumuz için ayrıca çok mutluyum. Eminim birlikte daha pek çok proje yapacağız, benim için yeri çok ayrıdır. Bu vesile ile bana zaman ayıran, elimden tutan, bilgisini paylaşan tüm hocalarıma teşekkür ediyorum. 

Benim ikigaim; yani beni sabahları yataktan kaldıran şey “tasarlamak”. Bu kendimi bildim bileli böyle. Bu işin okulunu okuduktan sonra kendi ajansımızı kurmamız da tabi ayrı bir maceraydı.  25 yaşında genç girişimciler olarak eşim Sarp Çetin ile sırt sırta verdik Fikri Mahsül’ümüzü kurduk. Bugün Türkiye’nin iç iletişime odaklanan ilk yaratıcı ajansı olarak farklı sektörlerden ulusal ve global markalara hizmet veriyoruz. Eşim Sarp Çetin benim en büyük şansım. Beni her zaman destekleyen, besleyen, iş ve hayat arkadaşım, her zaman çok teşekkür ediyorum.

Şunu da söylemeden geçemeyeceğim toplum olarak maalesef bilgi paylaşmayı hiç sevmiyoruz, başarılarımız takdir etmeyi, birbirimizden gurur duymayı beceremiyoruz. Bunlara rağmen birşeyler yapmaya çalışıp duruyoruz. Umarım bu durum bir sonraki jenerasyonda tersine döner.

Ne tip hikayeler anlatmayı seviyorsunuz, çalışmalarınızda temel bir tema ya da dert var mı?

2018 yılında anne olduktan sonra hayata oğlum gözünden bakmaya başladım. Daha öncesinde Tegv tecrübelerim var. Çocuklar bizim geleceğimiz. Özellikle çocuk kitap projelerinde yer almaya çalışıyorum. Çocuğun gelişiminde onlara kavramları, duyguları doğru şekilde iletecek içerikler ve görseller çok etkili. Çalışmalarımda çocukları özellikle renklerle, dokularla, çizgilerle küçük yaştan gözlerini ve ruhlarını besleyerek sanatsal unsurlarla tanıştırma gayretindeyim. Çocukta/gençte estetik algıyı oluşturma, besleme, geliştirme önceliğimdir.

Ama kendimi sadece çocuk kitaplarıyla da sınırlamıyorum. Bir tasarımcı olarak zaten işimiz bence problem çözmek. Ajans hayatından kazandığım hızlı çözüm üretilme becerimi şimdi kitap projelerinde kullanıyorum. Verilmek istenen mesajı, içeriği en iyi, en anlaşılır, en çarpıcı, en yaratıcı şekilde görselleştirmek, derdimiz bu. Hatta bazen içerik okunmadan dahi görsel dünyaya kendiliğinden bu mesajı verebiliyorsa problem çözülmüştür.

Kullandığınız özel bir teknik ya da stil var mı? Varsa nasıl oluştu, gelişti? Sizi en iyi ifade eden filminiz, çalışmanız?

Kolaj, karışık medya tekniğini kullanıyorum. Çok küçük yaştan beri bu şekilde tasarım yapıyorum. Dijital dünyaya girince de bu daha gelişti ve dönüştü. Bu stil benim tarzım oldu. Verilmek istenen mesajı ve duygularımı en iyi bu şekilde ifade ettiğimi düşünüyorum ve çok severek çalışıyorum. 2018 yılında Enerjisa enerji tasarrufu konulu sosyal sorumluluk projesi kapsamında Sevgili Ayşegül Dede ile birlikte çocuklar için bir kitap projesi hazırladık. “Küsmesin Yıldızlar” kitabımızı o yazdı, ben de çizdim. 10.000 adet basılarak Türkiye’nin her yerinden ilköğretim çağındaki çocuklara ücretsiz olarak dağıtıldı. Bu proje içinde yer almaktan mutluluk duyduğum bir sosyal sorumluluk projesiydi. 

Sevgili Eda Noyan Hocamın yazdığı Türk Kadın Ressamlar seri kitap projesinde çizer olarak yer almak yine benim için çok anlamlıydı. Zaten bir avuç olan bu değerli kadınları çocuklara küçük yaşta tanıtabilmek çok kıymetli. Şu anda Bavul Dergisinde Evvelki Mühim Söylenmişler köşem var. Her ay bir atasözümüzü/deyimimizi illustrasyonumla yorumluyorum. Erkek olmanın tümüyle bir imtiyaz sayan ve kadına dair eğretilemeler olanlar hariç ben pek çoğunu seviyorum ve önemsiyorum. Günlük hayatımızda da kullanımının giderek azaldığını gözlemliyorum. Oysa atasözlerinin geçmişten günümüze insan topluluklarının farklı deneyimleri doğrultusunda ortaya koydukları kalıplaşmış sözel öğretiler olduğu söylenebilir. Atasözlerimiz/deyimlerimiz bizim kültürel mirasımız. Umarım tekrar günlük iletişim dilimize taşınmasında ufacık da olsa bir faydam olur.

Çalışmalarınızda size en önemli unsur nedir? Hikaye, karakter, tasarımı, görsel dünya, mesaj…?

Çalışmalarımda sadece hoş ama hiç bir şey anlatmayan bir görsel yaratmak derdinde hiç olmadım. Mesaj ve içinde bir hikayesi olması benim için çok önemli. Çocuk kitapları projelerini alırken bu yaklaşımım geçerli. Hikayenin duygusu bana geçmeli ki ben bunu görsel olarak yansıtabileyim. İşte ondan sonra görsel dünya ve karakterler yavaş yavaş ortaya çıkıveriyorlar. Bende çizme isteği yaratan daha bu ilk okumada, karakter ve mekânlar kafamın içinde canlanmaya başlar. 

Ayrıca çizerken özgür bırakılmak da harika bir şey. Bugüne kadar aldığım bütün projelerde böyle oldu.

Kimler ya da neler size ilham veriyor? Favori, en sevdiğiniz çizerler, kitaplar, karakterler?

Oliver Jeffers,  Jim Field, Pillot Frederic, Leo Lionni, Shaun Tan, Dali, Van Gogh, Can Göknil, Turhan Selçuk, Mihri Müşfik Hanım, Hayao Miyazakic aklıma gelenler.

Batman, Ten Ten, Red Kit, Abdülcanbaz sevdiğim kahramanlar.

Kadın olmanızın çalışmalarınızda size eksi ve artıları oldu mu? Olduysa neler?

İlgilendiğim alanlarda gelişimime destek veren ama bir yandan korumacılık adı altında baskı dolu bir çocukluk ve gençlik geçirdim diyebilirim. Bunun nedeni de cinsiyetim ve bu ülkede yaşıyor olmak. Kendi işimizi kurup, sevdiğim işi yaparak ve sevdiğim hayat arkadaşımla evlenerek özgürleşmeye başladım. Ama geçmişte yaşadığım bu baskılar benim potansiyelimi ortaya çıkarma konusunda beni hep ateşledi. Kadın dayanışmasının olduğu ya da kız çocuklarına özel projelere dahil olmak isterim. Zamanın da Film Mor ile birlikte çok güzel projeler ürettik. Sanatsal çalışmalarımla ya da ürettiğim her şeyde kendimden birşeyler ortaya çıkardığım için özgürleşiyorum.  

Esra Genç’in yazdığı masalları çizmeye 9 aylık hamile iken başladım ve oğlumun doğumuyla değişen hayatımda beni tam manasıyla hayata bağlayan sayfalara dönüştüler. Karnımda can büyütmenin akılalmazlığı, bitmek bilmeyen doğum sancıları, doğum anının mucizeviliği, minicik bir insan yavrusunun saflığı, mis kokusu, artık üç kişilik bir aile olmanın heyecanı, kaygıları, yeni umutları kitapların sayfaların arasında. Taze anneliğin en zorlu günlerinde, ruhumun değişen hallerinde, uykusuz gecelerimde, bana muhtaç bir varlığın bazen neden ağladığını bilemediğim çaresizliklerimde deşarj olduğum, uçtuğum kaçtığım, yaratıcılığımı diri tutmaya çalıştığım sayfalar. Senelerdir her sabah giyinip kuşanıp akşama kadar yedi yirmi dört işimde büyük bir şevkle günümü geçirmeye alışan bünyemin bir anda dört duvar arasına sıkıştığı zamanlarda hayalgücümün derinliklerine daldığım, onlara sığındığım sayfalar. Oğlumun beni tasarım yaparken izlediği, masal karakterlerini gösterince güldüğü, şaşırdığı sayfalar. Sayfa çevirmeyi ilk öğrendiği kitaplar. Küçücük işaret parmağıyla “Bu, bu, bu!” diye göstermeyi öğrendiği sayfalar. Ve daha bir sürü “ilk”ler, özel olan anlar, duygular… Kocaman bir 2018 yılı gizli o sayfalarda, oğlumu doyasıya severek büyüttüğüm kocaman bir yıl. Atlas’ımın doğumuyla başlayan beş kitaplık masal serisi, o bir yaşına gelmek üzereyken raflarda yerini aldı. Onlar benim oğluma doğum günü hediyelerim oldu.

Anneliğin beni kısıtlayacağını düşünürken oğlumun bana hediyesi de tekrar beni en sevdiğim şeyi yapmaya başlatması oldu. Çocuklar için yazmak ve çizmek. Ne mutlu ki sadece oğluma değil tüm çocuklara ardımda bıraktığım izler olacak. Dünyanın, ülkemizin şartlarının, kadınların ve özellikle annelerin çocuklarına olan yaklaşımıyla değişeceğine inanıyorum ve elimden geleni yapıyorum.

Çizgi roman, karikatür ya da illüstrasyon için gerekli gördüğünüz altyapı nedir, olmazsa olmazları neler?

İnsanın içinden gelen birşeyler olmalı. Yaratıcılık, hayal gücü, yetenek. Bunlar varsa üzerine eğitim, merak, sürekli gözünü, ruhunu besleme, gelişim ve dönüşüm için şart. Zaten insan sevdiği şeyi yapıyorsa en güzelini yapmak için uğraşıyor ben buna inanıyorum. Eğer bir yeteneğimiz varsa onu en iyi şekilde ortaya çıkarmak için uğraşmalıyız. Yeni teknikler denemek, okumak, alanımla ilgili dünyadaki gelişmeleri takip etmek, üretebilmem için yol haritamdır.

Türkiye’de çizgi roman ve illüstrasyon dünyasını nasıl değerlendirirsiniz? Geçmişi, bugünü?

İçinde resimler olan bir kitapta çizerin emeği yazarınkinden az mıdır? Malesef Türkiye’de bu şekilde değerlendiriliyor. Ücretsiz deneme çizimleri talep ediliyor. Sayfa başı çok düşük ücretler teklif ediliyor. Telif konusu ağıza bile alınmıyor. Ben kişisel olarak her seferinde şartları zorlamaya ve talepkar olmaya çalışıyorum, gerekiyorsa da red ediyorum. 2019 yılında kitap çizimlerim ile YATADEM ve BASYAYBİR’in Türk illustratörleri uluslararası kitap fuarlarında tanıtmak amacıyla hazırladığı Turkish Illustrators Catalog 2019’da 61 illustratör arasında yer aldım. İşte sonrasında bir grup illustrastör olarak e-posta grubu oluşturduk. Çizer hakları konusunda sık sık konuşuyoruz. Eğer örgütlü bir tavır içinde olursak olumlu sonuçlar elde edeceğimize inanıyorum.

Peki Türkiye ve dünyadaki geleceği?

Şu anda Viyana’da bir yayın evi ile yürüttüğümüz bir çocuk kitabı projesi var. Bana yazardan daha fazla telif ödeyeceklerini söylediklerinde çok şaşırdım. Onlar da olur mu öyle şey, sen hayali gerçekleştiriyorsun tabi ki daha fazlasını alacaksın dediler. İşte bu “gelecek”. Kendi ülkemde çizer hakları için mücadele ederken başka bir yerde baş tacı edilmek. Türkiye’de çocuk kitapları olarak çok uzun yıllar sadece yabancı yazar ve çizerlerin kitapları yayınlandı. Özgün işler son zamanlarda yayılmaya başladı, bu çok güzel. Eminim şartların da iyileşmesiyle çok daha güzel işler çıkacak. 

Araştırmada ve websitesinde yer verilmek üzere birkaç işinizin görselini paylaşmanız mümkün mü?

Tabi mümkün, daha fazlası için www.gulcetin.comwww.fikrimahsul.com, instagram: gul_batmanoglu_cetin

Bu site, reCAPTCHA ile korunur; Google Gizlilik Politikası ve Hizmet Koşulları geçerlidir.

Animasyonun Kadınları
İstanbul, TR