Animasyonun Kadınları

Lena Ziyal

Tasarımcı

10.12.2023

1986’da Almanya’nın Nürnberg adlı bir kasabasında Türkiyeli bir baba ve Almanyalı bir annenin çocuğu olarak doğdum. 2005 yılında liseyi bitirdikten sonra, babamın dilini ve kültürünü tanımak için birkaç yılımı İstanbul’da geçirdim. İstanbul’da ressam Mustafa Yıldırım’ın atölyesinde eğitim aldım. 2008 yılında Berlin’de Weißensee Sanat Okulu’nda görsel tasarım okumaya başladım. Eğitimimi Marmara Üniversitesi’nde bir değişim dönemi, Beyrut Amerikan Üniversitesi’nde bir proje ve Tahran’da bulunan Studio Speed Ensafi’de aldığım bir kurs ile tamamlayarak 2013 yılında mezun oldum. 2015 yılından bu yana, illüstratör ve grafik tasarımcı olarak çalıştığım kolektif Content Agency Infotext’in ortağıyım. 2021’den beri ağırlıklı olarak animasyon üzerine çalışıyorum. Animasyon dünyasını yakından tanımak ve teknik açıdan kendimi geliştirmek için seçtiğim St. Joost School for Art and Design’da (Hollanda, Den Bosch) Animasyon yüksek lisans programını 2023 yılında tamamladım.

 

Animasyona ilginiz ne şekilde başladı? Sizin için ne ifade ediyor ve bu mecrayı neden seçtiniz? Etkilendiğiniz, size hocalık yapan isimler oldu mu?

Gençliğimde flipbook’larla yaptığım erken denemelerle animasyonla tanıştım. 30’lu yaşlarımın ortalarında illüstratör ve grafik tasarımcı olarak devam ettiğim kariyerimi animasyonla birleştirmeye karar verdim. İçerik oluşturmak çalışmalarımın merkezinde yer alıyor. Animasyonun anlatıya bambaşka bir boyut kazandırdığı kanaatindeyim. Hikaye anlatımı her zaman bir zaman koduna ihtiyaç duymaz, ancak izleyiciyle kurulan ilişkinin daha yavaş, daha yumuşak ve incelikli olmasını sağlayabilir. Metaforlar ve görsel kodlarla çok bilinçli bir şekilde çalışıyorum. Çalışma tarzım eski hocalarımdan olan Alex Jordan’dan (nous travaillon ensemble, Paris/Berlin) büyük ölçüde etkilendi. Animasyon alanında  Leon van de Rooij’un  görsel hikaye anlatımına yaklaşımından çok şey öğrendiğimi ayrıca belirtmek isterim

 

Animasyon yapımında üstlendiğiniz görev nedir? Senarist, yönetmen, yapımcı, animatör, karakter tasarımcısı, …?

Benim asıl odak noktam ön-prodüksiyon. Içerik ve grafik tasarımın yani sıra storyboard da üzerde çalışmayı en sevdiğim kısımlar arasında. Belirli bir içeriği iletmek için “doğru” görsel tercümeyi bulmayı seviyorum.



Ne tip hikayeler anlatmayı seviyorsunuz, filmlerinizde temel bir tema ya da dert var mı? Bir filmi yapmaya, oluşumuna katkı sağlamaya sizi motive eden nedir?

Daha çok ticari veya eğitim sektöründe çalıştığım için mesajların net bir biçimde iletilmesi işimin merkezinde yer alıyor. Öncelikle anlaşılabilirlik ve özdeşleşme üzerine odaklanıyorum. Üretimim daha çok dekolonizasyon, sürdürülebilirlik, cinsiyet eşitliği ve akıl sağlığı gibi sosyal ve politik konulara odaklanıyor. Çalışmalarımın daha adil bir dünyanın kurulumuna katkı sunmasını hedefliyorum.

Kullandığınız özel bir teknik ya da stil var mı? Varsa nasıl oluştu, gelişti? Sizi en iyi ifade eden filminiz, çalışmanız?

Soyutlama ile çalışmayı seviyorum. Daha grafik bir tarzda çalıştığımı söyleyebilirim. Siyah beyaz çizimlerimde fikirlerin, nesnelerin veya insanların duygusu biçimlerle yakalıyorum. Güçlü, yüksek kontrastlı kompozisyonlara ve net bilgi hiyerarşilerine büyük önem veriyorum.

 Filmlerinizde sizce en önemli unsur nedir? Senaryo, müzik, karakter tasarımı seslendirme, görsel dünya, …?

Senaryo ile görsel metaforlar arasındaki diyalog benim için en önemli bağlantı. Diğer tüm alanlar bu diyaloğa tabidir. Ancak karakter tasarımı da tutkularımdan biri.

 Filmlerinizde ekip arkadaşlarınız kimlerden oluşuyor?  Belirli isimlerle mi çalışıyorsunuz? Ekip arkadaşı seçimlerinizi neler etkiliyor?

Şimdiye kadar yüksek lisans eğitimimin bir parçası olarak sadece iki ultrashort ürettiğim için, henüz film oluşturmak için bir ekip kurmadım. Kolektif olarak yönetilen Content Agency Infotext’te sanat yönetmeni olarak çalışırken ekip arkadaşlarımı profesyonel uzmanlığa ve ekip ruhuna uygunluğuna göre seçiyorum.

 Kimler ya da neler size ilham veriyor? Favori, en sevdiğiniz animasyon filmler?

Yellow Submarine (1967)’nin benzersiz, sürreal formu ve renk dünyası çocukluğumda karşılaştığım ilham kaynaklarımdan biri. Stil ve hikaye kurgusu açısından, Persepolis (2007) benim için önemli bir referans. Bir feminist olarak, ABD’li sanatçı Lisa Hanawalt’ın Tuca ve Bertie dizisi ile Macar yönetmen Luca Toth’un filmlerinden çok etkilendim. Ruben Brandt Collector (2018) ve daha yakın zamanda yayınlanan Nayola (2022) filmleri de stil açısından benim için önemli. 

Kadın olmanızın animasyon alanında size eksi ve artıları oldu mu? Olduysa neler?

Animasyon endüstrisine yeni katıldım. Sektör açık görüşlü ve işbirlikçi, tabii aynı zamanda da rekabetçi. Grafik tasarım alanından daha fazla kadın, eşcinsel ve non-binary temsili olduğunu söyleyebiliriz, ancak kaynaklar hala eşitsiz dağılmış durumda. Kesişimsel ağlar kurmayı önemsiyorum; farklı topluluklarda ve örgütlenmelerde yer alan animasyoncular olarak birbirimizle işbirliği kurabileceğimizi ve beraber güçlenebileceğimizi düşünüyorum.      



Animasyon için gerekli gördüğünüz altyapı sinema mı, grafik tasarım mı? Ya da ne? Sizce animasyon eğitiminin olmazsa olmazları neler?

Amacınıza bağlı olarak animasyonun olmazsa olmazının neyi ön plana çıkarmak istediğinize göre değiştiğini düşünüyorum. Benim için temel olan, ne grafik tasarım ne de sinema. Ana unsurun iletişim tasarımı veya semiyotik olduğunu düşünüyorum. Herhangi bir imajı oluşturan kişi için, görüntülerin, toplumun ve insanın psikolojisinin ilişkisini anlamak önemlidir. Bu kavrayış, animasyon projelerimiz için görsel unsurları bilinçli bir şekilde seçmemize yardımcı olur.

Türkiye’de animasyon sektörü var mı? Sektör ya da ortamın geçmişi ve bugününü nasıl değerlendiriyorsunuz? Farklar ya da ilerleme oldu mu?

Almanya’da yaşıyor ve çalıştığım için bu soruya cevap vermek için yeterli bilgiye sahip değilim. Ancak Türkiye’den veya Türkiye merkezli yönetmenler ve animatörlerle işbirliği yapmayı çok isterim.



Türkiye ve dünyada animasyon geleceğinde neler bekliyorsunuz?

Çocuk filmleri ve sanat alanını aştıktan sonra, Spiderman gibi sinema filmleri veya Netflix ve Adult Swim’de yayınlanan sayısız yüksek kaliteli animasyonlu dizilerle gösterdi ki, animasyon günümüzde eğlence endüstrisinin önemli bir parçası. Oyun endüstrisinin evreni milyonlarca insanı heyecanlandırıyor ve bu sektör içinde büyük gelirler elde ediyor. Ayrıca, reklam, sosyal medya içeriği ve VR gibi etkileşimli yeni teknolojiler de animasyon pazarının bir parçası. Hala animasyonlu içerik üretmek çok zahmetli, zaman alıcı ve dolayısıyla maliyetli bir süreçtir. Önümüzdeki yıllarda, AI destekli animasyon alanında büyük gelişmeler olacağını düşünüyorum. Animasyon endüstrisi çalışanları olarak, AI tartışmalarına katılmalı ve aynı zamanda AI tarafından ikame edilemeyecek becerileri yani insan etkileşimini geliştirmemiz gerektiği kanaatindeyim.

 

Sosyal medya ya da portfolyo hesaplarınız?

Instagram: @lenaziyal

Portfolyo

Infotext-berlin.de

Bu site, reCAPTCHA ile korunur; Google Gizlilik Politikası ve Hizmet Koşulları geçerlidir.

Animasyonun Kadınları
İstanbul, TR