Animasyonun Kadınları

Nurbanu Asena

Yönetmen, Animatör, İllüstratör

08.03.2017

Nerede ve ne zaman doğdunuz, büyüdünüz, hangi okullara gittiniz, animasyondan önce neler yaptınız? Kaç senedir animasyon ile uğraşıyorsunuz?

1988, Ankara doğumluyum. İlkokuldan liseye kadar Ankara ODTU Kolej’de okuduktan sonra New York’a Parsons Tasarım Okulunda Tasarım ve Teknoloji okumaya gittim. 2009 yılında Parsons’dan mezun oldum. O zamandan beri serbest sanatçı olarak animasyon, illüstrasyon işleriyle uğraşıyorum.

Animasyona ilginiz ne şekilde başladı? Sizin için ne ifade ediyor ve bu mecrayı neden seçtiniz? Etkilendiğiniz, size hocalık yapan isimler oldu mu? 

Animasyona ilgim çocukluktan beri vardı. Aslan Kral filmini ilk izlediğimde sanıyorum 8 yaşındaydım, o zaman bu işi yapmak istediğime karar vermiştim. Benim için bütün zevk aldığım dalların kesişimi bir alandı: resim, müzik, tiyatro ve hikayeyi içinde barındırıyordu. New York’ta okurken David Levy diye çok sevdiğim bir animasyon hocam vardı, o zamanlar oradaki bağımsız animasyon grubu olan ASIFA East’in yöneticisiydi. İlk defa “bağımsız” animasyonla uğraşan insanların birbirlerine destek olduğunu orada gördüm. Daha sonra İstanbul’a döndüğümde Berat İlk’le tanıştım. O da İstanbul’daki bağımsız animasyonla uğraşan insanları bir araya getirdiği ‘Canlandıranlar’ı oluşturmaya çalışıyordu. Okuldan sonraki ilk kısa animasyonumu Canlandıranlar’ın desteğiyle yaptım. Zaten sosyal oluşumları sevdiğim için sonrasında elimden geldiğince grubun başka işlerinde de destek vermeye çalıştım. Onlar sayesinde İstanbul’daki en güzel insanlarla tanıştığımı düşünüyorum. Koca şehri bir senede küçücük yapıverdiler.

Animasyon yapımında üstlendiğiniz görev nedir? Senarist, yönetmen, yapımcı, animatör, karakter tasarımcısı, …?

Sanırım herşey. Aslında daha çok yönetmenlik kısmında kalmak istiyorum ama serbest çalışınca herşeyi yapmak zorunda kalıyorsunuz tabii…

Ne tip hikayeler anlatmayı seviyorsunuz, filmlerinizde temel bir tema ya da dert var mı? Bir filmi yapmaya, oluşumuna katkı sağlamaya sizi motive eden nedir?

Aslında temel bir derdim yok ama daha çok psikolojik, sosyolojik ve insanları empati yapmaya iten hikayeler yapmayı seviyorum sanırım. Genel olarak meraklı ve hayalperest bir yapım var, kendime edindiğim sorunları anlatmayı veya başkalarının görmediği bakış açılarını yakalamayı seviyorum.

Kullandığınız özel bir teknik ya da stil var mı? Varsa nasıl oluştu, gelişti? Sizi en iyi ifade eden filminiz, çalışmanız?

Ben eski bir teknik olan kare-kare çizim yaparak animasyon yapmayı seviyorum. İlk başta çok zor geliyordu, 2-3 saniyelik animasyon için onlarca çizim yapmanız gerekiyor. Hatta üniversitede bir öğretmenime hiç sabırlı olmadığımı söylediğimde, ‘O zaman belki de kariyer tercihini bir gözden geçirmelisin’ demişti. Sonradan bu sürecin bir meditasyon olduğunu hissetmeye başladım ve çizim yapmak çok keyifli bir hale geldi. Beni şu anda en iyi ifade eden çalışmam heralde Şubat 2016’da tamamladığım ‘Görünmez Duvarlarım’ isimli çalışmam olur. Benden başka illüstratörlerin de bir parçası olduğu ortak bir iş oldu. Çok zordu ama keyifliydi.

Filmlerinizde size en önemli unsur nedir? Senaryo, müzik, karakter tasarımı seslendirme, görsel dünya, …?

Benim için en önemli unsur hikayenin ne kadar ilgimi çektiği sanırım. Farklı hikayeler, yada hikayeleri farklı bir bakış açısıyla anlatmaya çalışıyorum. Sabırlı olmayı biraz öğrenmiş olsam da işin görsel kısmını bazen hızlıca yapıyorum ve çoğu zaman sonucu beğenmiyorum ama kendime katlanıp projeyi bitiriyorum. Aslında daha güzel, orjinal görselleri olan işler yapabilmek isterdim. Bir de filmin müziği bir anda çok şeyi değiştirebiliyor, onu doğru seçtiğimden emin olmadan ilerlemiyorum.

Filmlerinizde ekip arkadaşlarınız kimlerden oluşuyor?  Belirli isimlerle mi çalışıyorsunuz? Ekip arkadaşı seçimlerinizi neler etkiliyor? 

Filmlerimde farklı kişilerle çalışmayı seviyorum. Ama aslında bir ekip olup aynı insanlarla, aşina olduğunuz kalitede bir iş çıkartabilmek çok önemli. Henüz ekip oluşturamamış olmanın biraz sıkıntısını çekiyorum ama her seferinde şansıma güzel insanlar çıkıyor karşıma.

Kimler ya da neler size ilham veriyor? Favori, en sevdiğiniz animasyon filmler?

Maira Kalman, Gemma Correll, Olimpia Zagnoli gibi kadın illüstratörlere bayılıyorum. Bunun dışında en sevdiğim studyolar arasında Moth, Buck Animation, BlueSky ve tabii Pixar var. Bunların dışında ama bağımsız daha küçük projeler de çok ilgimi çekiyor. Mesela bir Blank on Blank hikayeleri, yada Nina Paley’nin yaptığı işlere bayılıyorum. Şimdi fark ettim görsel işlerde kadın sanatçıları daha çok beğeniyorum sanırım 🙂

Kadın olmanızın animasyon alanında size eksi ve artıları oldu mu? Olduysa neler?

Kadın olmamın animasyon alanında bence eksi veya artısı olmadı. Aslında sektörün çoğu erkek sanıyorum ama benim etrafımda kadın sanatçılar da olduğundan ben sektördeki bu kadın erkek eşitsizliğini pek hissetmedim. Canlandıranlar’da üretilen projelerin çoğu kadın ağırlıklı diye biliyorum.

Animasyon için gerekli gördüğünüz altyapı sinema mı, grafik tasarım mı? Ya da ne? Size animasyon eğitiminin olmazsa olmazları neler?

Animasyon’un temeli sinema ve resim diye düşünüyorum. Hikaye anlatma sanatını iyi öğrenmek gerekiyor. Ben bunca sene animasyon yapıyor olmama rağmen hala onu tam olarak kendimde oturtamamış olduğumu hissediyorum. Bir de işin resimsel, görsel tarafı mevcut tabii ama çok farklı şekillerde animasyon yapabildiğiniz için hikaye anlatmayı kavradığınızda işin %75 inin kapmış oluyorsunuz diye düşünüyorum. Storyboarding, senaryo yazımı, framing (film çerçevesini iyi kullanmak), bir de zamanlama en önemli olan. Karakterinizi hayata geçirirken yaptığı hareketlerin zamanlamasını doğru yapabilmeyi öğrenmek.

Türkiye’de animasyon sektörü var mı? Sektör ya da ortamın geçmişi ve bugününü nasıl değerlendiriyorsunuz? Farklar ya da ilerleme oldu mu? 

Türkiye’de gelişmekte olan bir animasyon sektörü var. Hem de her geçen gün büyüyüp daha da güzel işler çıkartmaya başlıyor. Türkiye’nin öncü ve aynı zamanda ilk animasyon stüdyosu Anima İstanbul sanıyorum, onun dışında TRT’nin televizyonlarda animasyona özel bütçe yaratmasıyla birlikte çok farklı yeni stüdyolar işler çıkmaya başladı. Ben açıkçası sektörün küçük bir kısmını tanıyorum diyebilirim ve her geçen gün online mecralarda bilmediğim Turk sanatçılarla karşılaşıyorum.

Türkiye ve dünyada animasyon geleceğinde neler bekliyorsunuz?

Animasyon çok farklı boyutlarda hayatımıza girmeye devam edecek bence. Özellikle şu aralar VR – Virtual Reality e olan ilginin artması, daha çok VR reklam kampanyalarının yapılması, Iphone’un 360 derece özelliği düşünülerek yapılan kısa animasyon filmlerin olması, çocukların tabletlere, oyunlara ve non-linear (spiral, the carrier bag, future) bir öğrenim tarzının içine kayıyor olmaları, ilerleyen yıllarda teknolojinin ve animasyonun hayatımızda daha büyük yer tutacağı anlamına geliyor.

Bu site, reCAPTCHA ile korunur; Google Gizlilik Politikası ve Hizmet Koşulları geçerlidir.

Animasyonun Kadınları
İstanbul, TR