Tijen Pal
VFX, Eğitimci
29.03.2017
1976’da Bulgaristan Rusçuk’ta doğdum. Kasım 1978’de trenle İstanbul’a ordan Eskişehir’e göç ettik. İlk ve ortaokuldan sonra Cumhuriyet Lisesi’nde eğitimimi tamamladım. Resim yapmayı çok severdim ve her zaman hayatımın merkezinde oldu.Lise ile beraber tercihimi yapmıştım zaten. Üniversite bitene kadar Eskişehir’de yaşadım. 1998 yazında çalışmak için İstanbul’a geldim. 18 yıldır farklı alanlarında olmakla beraber bu sektördeyim. 😀 Fotoğraf isterseniz verebilirim.
Animasyona ilginiz ne şekilde başladı? Sizin için ne ifade ediyor ve bu mecrayı neden seçtiniz? Etkilendiğiniz, size hocalık yapan isimler oldu mu?
Her zaman görsel sanatları sevdim. Sinema ve animasyon benim için çok önemliydi. Lisenin bitmesiyle Güzel sanatlar okumak amacımı gerçekleştirmeme sebep oldu.. Evet…ben de kitap kenarı animasyonları yaptım.. bolca… Yetenek sınavı ile Anadolu Üniversitesi Animasyon Bölümü’ne girdim. Çok güzel bir dönemdi. Erim Gözen, Tan Oral, Meral Erez, Cemal Erez, Tahsiz Özgür ve Faruk Atalayer gibi ustalardan eğitim görme şansı elde ettik Bu, Eskişehir’de animasyon okumak ve bu ustalardan ders almak müthiş bir denklemdi (her hafta günübirlik işlerini bırakıp, trenle gece yolculuk yaparak öğretmeye geldiler) ve bu benim için çok önemlidir. Kendilerine, gösterdikleri özveri ve sabır için minnettarız. Diğer hocalarım yeri hep ayrıdır ama Tan Hocamın her zaman yeri apayrı olacaktır. Yalın anlatımın, pek çok kapıyı açan bir anahtar olduğunu anladım sayesinde.
Animasyon yapımında üstlendiğiniz görev nedir? Senarist, yönetmen, yapımcı, animatör, karakter tasarımcısı, …?
Görsel efekt ve sinematografi üzerine uzmanlaştım. Uzun yıllar Flame Artist olarak çalıştım. Sonrasında post prodüksiyon koordinatör ve süpervizör olarak görevime devam ettim.
Ne tip hikayeler anlatmayı seviyorsunuz, filmlerinizde temel bir tema ya da dert var mı? Bir filmi yapmaya, oluşumuna katkı sağlamaya sizi motive eden nedir?
Zıtlıklar, en sevdiğim konu… En doğal ve yalın haliyle anlatımı seviyorum. Kendi yaptığım projelerde tahmin edilemeyen sonlar anlatıma katkı sağladığı görüşündeyim. Olmayan birşeyi var gibi göstermek beni büyüleyen kısmı.
Kullandığınız özel bir teknik ya da stil var mı? Varsa nasıl oluştu, gelişti? Sizi en iyi ifade eden filminiz, çalışmanız?
Bir tekniğim yok. Pek çok reklam ve film projesinde, ekipte olmaktan gurur duyduğum projeler oldu. Mesela özel efekt koordinatörlüğünü yaptığım Nuri Bilge Ceylan’ın 3 Maymun filmi.
Filmlerinizde size en önemli unsur nedir? Senaryo, müzik, karakter tasarımı seslendirme, görsel dünya, …?
Görsel dünya önemlidir ama kötü bir senaryo iyi bir görseli bile değersiz gösterebilir.
Filmlerinizde ekip arkadaşlarınız kimlerden oluşuyor? Belirli isimlerle mi çalışıyorsunuz? Ekip arkadaşı seçimlerinizi neler etkiliyor?
Imaj’da çalıştığım yıllarda Türkiye’nin önemli bir görsel efekt artisti olan Burak Balkan’la çalışmak çok eğiticiydi. Aynı dili konuştuğumuzu düşündüğüm yönetmenlerimiz de var. Ekibin ahengi olmalı. Her görev önemlidir ve eksiklikleri ahengi bozar. Kendini geliştiren ve eğiten ekip dinamik oluyor ve her projeye uyum sağlıyor. Sorumluluğunuzun sizden sonraki adımı etkileyeceğini bilmek çok önemli bir adım ve girdiğimiz her proje, en ufaktan en büyüğe kadar aynı kural geçerlidir. Ekipler aile gibi olduğu halde bazen farklı artistler le de çalışıyorum. İster bağımsız ister tam zamanlı olsun, projede kendini zincirin bir halkası gibi gören arkadaşlarla çalışmayı tercih ediyorum.
Kimler ya da neler size ilham veriyor? Favori, en sevdiğiniz animasyon filmler?
Avrupa sineması gibi Avrupa animasyonunu da ilham verici buluyorum. Bir çizgi filmi ya da reklamı seyrederken yalın anlatım beni yakalıyor.
Kadın olmanızın animasyon alanında size eksi ve artıları oldu mu? Olduysa neler?
Bir şeyi kadın ya da erkek olarak ayırmak sosyal etkiden başka birşey değil. Türkiye’de animasyon alanında kadın olmak, ciddi bir azınlık olma durumunu getirdi. Çalışmaya başladığım yıllarda pek çok animator arkadaşım, illüstrasyon, grafik tasarım, ya da başka var olacakları alanları tercih etti. Bunun tek sebebi olduğunu gördüm o da sosyal olarak ayakta kalabilmek. Çalışma şartları ağır ve seksist bir sistem mevcut. 16-18 saate varan uzun, her gün tekrarlayan zorlu saatler, ilerleyen yıllarda çocuk sahibi olmamla imkansız hale geldi ve kapasitemi tam kulanmamayı seçerek sektörün dışında kendi düzenime uygun projeleri tercih ettim. Şunu da kabul etmek gerekir ki her zaman ayrıcalıklı olduğumu hissettim. Çünkü kadınların erkeklerden daha dirençli olduğuna inanıyorum. Uzun yıllar birkaç kişiydik ama son 10 yıldaki kadın prodüksiyon ve post prodüksiyon profesyonellerinin artışı ile geleceğe ümitle bakıyorum.
Animasyon için gerekli gördüğünüz altyapı sinema mı, grafik tasarım mı? Ya da ne? Sizce animasyon eğitiminin olmazsa olmazları neler?
Sinema olduğunu düşünüyorum. Grafik tasarım iyi eğitilmiş bir sinamatografik göz ile geliyor zaten. Animasyon eğitiminin olmazsa olmazı yetenek. animasyon yapan kişi özel yeteneği ile seçilmeli. Yelpaze çok geniş ve cell animasyondan 3D animasyona kadar olan bu alanların hepsi deneyimlenmeli. Tasarım ve üretim süreçleri gerçek zamanlı olmalı.
Türkiye’de animasyon sektörü var mı? Sektör ya da ortamın geçmişi ve bugününü nasıl değerlendiriyorsunuz? Farklar ya da ilerleme oldu mu?
Türkiye’de geleceği çok parlak bir sektör var. Aslında sektör aç. Sebebi ise risk almamaya çalışmak.. Böyle olduğunda da beklenti aşağıya çekiliyor. Sektör geçmişte bu denli bilgili bir izleyiciye sahip değildi. Şimdi üretim aşamasına kadar merak eden, araştıran bir grup var. Net olarak ne istediklerini biliyorlar ve bu da bizim için daha sınırlarımızı zorlamak demek.
Türkiye ve dünyada animasyon geleceğinde neler bekliyorsunuz?
Zamanla daha da gelişecek. Ama esas başarı animasyonu ‘tektipleştirmeyip’ diğer mecralara entegre etmek. Animasyon sadece çocuklar için değildir. Bu alan çok hızlı tüketilmeye müsait ve kendini tekrar ediyor. Tek silahı ise farklı ve yaratıcı olmaktan geçiyor.